16 Aralık 2013 Pazartesi

Ruhun Sad Olsun Be Adamım...

Ruhun Sad Olsun... Her yil bugun yaziyorum sana gittiginden beri yaziyorum... 14 yil oldu, sen gittiginde cocuktum ben simdi buyudum. Yilda bir kez yaziyorum diye bir kez yanmiyor canim ama, her yandiginda donup sana yazdiklarimi okuyorum. Dustugumde dizlerimin uzerine, gucum tukendiginde donup okuyorum... Seni topraga indirdigim gunu yasiyorum sonra daha guclu uyaniyorum ertesi gun... Ordan da gucsun yani bana nefessin soluk... O gunu o lanet gunu hatirladigim da yasadiklarimin kolayligini animsatiyorsun BABAM... Sen en buyuk zenginliktin... Ne olursa olsun eksik kaldi bir yanim... Son bir yildir kapi calinca urkmuyorum ama, gelirsin diye beklemiyorum, sanirim biraz daha buyudum... Ogrettiklerin biraz agir hele simdi daha da agir be adamim... Ozluyorum seni... Emanetin yanimda sariliyorum en kotu gunumde gulumseyerek gulerek giriyorum eve senden sonra onun en buyuk mutlulugu yuzumdeki tebessum biliyorum... Rahat uyu sen ama ozledik seni cok hemde... Adaleti Vicdani Yuregi Kocaman ADAM... BABAM... Gullerin icinde mekanin cennet olsun... Dualarimda hep sen varsin.... Rahat Uyu...

8 Ağustos 2013 Perşembe

Med Cezir...

Her ruhun bir anatomisi her bedenin bir hikayesi var... Her ruh kendi çıkmazların da kaybolur her beden kendi hastalıklarında sıkışır, kime sorsan gelleri var, hepimizin gitleri olduğu gibi.. Geçmişe bakıp dolan gözlerin var, gülümseyen yanakların, hasretlerin umutların hayallerin var... Gelmişine gitmişine sövmüşlüğün var... Sakındıkların var kiminin Leylası kiminin Mecnunu var... Sessizliğin var gürültülerin var gökgürültüsünden yüksek desibelleri olan... Benim anlamsız satırlarım var anlatamadığım hikayelerim, yazılmamış romanlarım var derin kesiklerim var kanını damlatamadığım yerlere... Canımı yakan tebessümlerim var... Med var Cezir var okyanus yapsana ? Derin, sessiz, aşağılık sabahlarım var benim kendimden utandığım bedenlerim var... Seyyar satıcı misaliyim yani var bende ne ararsan var... Yalanlarım var kendimi kandırmışlığım gırla, beyaza siyah demişliğim var benim... Ahlaksız hikayelerim hikayelerimin zavallı kahramanları var adını hatırlamadığım, ışıklarım var yanıp sönen ve benim bir kamyon hayalim var satamayıp getirdiğim... Temiz değilim aslında hayatın orospuluğu bulaşmış ellerime, Profesyonel bir poker oyuncusunun yüz ifadesiyim belkide... Ne Kent var elimde ne de Kare belkide hepsi var, BOB diyorum... Pis bir kumar masasına çevirmişliğim var hayatı... Nefes alamadığım açıklayamadığım zamanlarım var, uykulara kaçtığım zamanlar var.... Kurşuna dizilmeyi bekleyen bir yanım var, tepkisiz kaldığım... hıçkıra hıçkıra gülüşlerim var, kahkahalarla ağlayışlarım... Gündüzlerim var zifiri güneşli.... Kaçasım var en bilindik yere... Gölgelerim var sığındığım... Ben varım dik duran 21. yy da 90 derece durmak dik olmak, ondan dikim hala ayaklarım yere basıyor bedenim zemine 90 derece, bana sorsan 45 derece herşey düştü düşecek...

25 Nisan 2013 Perşembe

...

Nasıl da inanıyor insan bazen hayatın gerçekten sana bir hediye ile geldiğine aşk huzur heyecan mutluluk, hücrelerin yenileniyor, kalbin bir farklı çarpıyor, nefesin kesiliyor tenine dokunurken alamasan da olur, nefes o oluveriyor, sonra dünyan her şeyin yüreğin, bütün hayallerini onunla yaşayacaksın gibi geliyor sonra umut inanç  sarılıyorsun sımsıkı, bütün acıların diniyor teninin kokusunda. Birine ait hissediyorsun ilk kez kendini dünyanın en güçlü adamı sonra tokat gibi geliyor üst üste görüyorsun inanmıyorsun, söylüyor kabullenemiyorsun. Biri kanını çekiyor da vücudundan uyuşmuş hissetmiyorsun öylece bakıyorsun çakılıp tanıyamıyorsun şaşkın aptal izliyorsun bir idam mahkumunun beklediği gibi ölümü anlamsız bakıyorsun. Canın yanıyor yüreğin eziliyor çaresiz onursuz gurursuz dudaklarından dökülüyor sevdiğin... Her şeyin oldu dedik ya onurundan gururundan öte söylüyorsun yeniden SEVİYORUM SENİ diye.. Merak ediyorum sadece hayat benden hırsını ne zaman alacak, BABAMI ALDIN ANNEMLE SINADIN, İnandıklarımı almaya devam ediyorsun bitmedimi GÜNAHLARIM...........

15 Nisan 2013 Pazartesi

BABAYDIN BE...

Babaydın be Babam
Herkesin babasıydın
En olmadık zamanda en gülünmeyecek şeylere güldün
Aslında hayata güldün be Babam
Yaşanmışlara ve yaşanacaklara güldün sen
İçindeki yangını gülücüklerle söndürdün
Ta ki o seni susturana kadar
Çok şey gösterdin SUSARAK
Bakışlarında ve anılarda
Kızım sana sölüyorum, gelinim sen anla
insan olmayı öğrettin en başta
Adam olacağına insan ol derdin
Hani iyi de ederdin Ne oldu ha Babam o güzel insan....???
Şimdi yok şimdi tek başına
Yine susarak ve sadece gülümseyerek Azrail'e
Yine Babalar gibi vedasız ayrıldın
Sana kızamıyorum Baba
Ama Ne Olurdu Son Bir Kez Oğlum deseydin Bana...

...

18 Mart 2013 Pazartesi

Gecenin En Karanlık Olduğu AN varya...

Hani en karanlık vaktin de gecenin umudunu yitirme dediler ya bize, hani güneş doğacakmış yakında, ben o geceyi de doğacak güneşi de ................ Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var diyor ya Ataol Behramoğlu sen hiç bişey öğrenememişsin üstad anlattıkların da rakı masasın da efkar olur keyif verir haz verir ancak, Abidin Dino mutluluğun resmini sen de çizememişsin, Nazım Usta senin anlattığın aşkların varya çıkmazından dört duvar arası hasretten büyümüş, Cemal Süreya o tarifsiz uzayan bacaklar varya gerçeklere çarpıncaya kadarmış... Murathan Mungan'ın yalnız bir operası mı yoksa hayat ??? İnsanlar Ya Ölürler Ya Terkederler Bizi Yalnızlık Sadece Yalnızlık Çizer Kaderimizi !!! BU MU ? Dizleri kanayarak birbirine sarılıp gülemez mi insanlar... düşe kalka, yağmurda yarı aç yarı tok sarılıp bütün şehvetiyle birleşmez mi dudaklar ? Şaka tabi beklemiyorum bu kadarını... Bir martıya simit atarken, tebessüm, aşk ve şehvet dolu gözler bakamaz mı birbirine bir martıyı doyurmanın hazzı ile ? diye sormayacağım korkmayın sakinnn... Banane martıdan deniz kokusundan, sevdiğinin saçlarının uçuşup yüzünü okşamasından... Bana ne kadının yaslandığı omuzun aşk sadakat güvenden başka bişey ifade etmemesinden banane... Hangi mücadele mutlu eder insanı güldürmeyeceğim tabi sizi... Bayılıyorum insanların hayallerin de ki yalanlara inanmalarına, doğru sölediğin halde kötü olan kendinle ilgili sana senden fazla inanıp sonra da arkadan gelen "AMA" lara... İnancını yitirmişken doğruya aşka birilerinin gelip sana bunu inandırmasına, geberiyorum... Kendilerini kandırırcasına hemde... Karanlıksa karanlık güneşi bekleyemem ben karanlıktan da keyif alırım, dizlerim de kanasa canım acısa da gülerim acılarıma bir gün, ben düşerken de kanarken de gülerek sarılabilirim hayata, ben o güce sahibim, ama bütün doğrularınla inandığın inanmak istediğin insan hafif bir salladımı o zaman benim kolumun bacağımın kırılması, o zaman yaşarken ölmek, hele sen onun için yakıp onu çekerken sigaranın dumanıyla içine, kendini zehirlercesine ciğerlerini onunla doldururken, onun gözlerinin dolması var ya hemde başka birine... yine kan damladı lan yüreğime...

16 Şubat 2013 Cumartesi

Hayata dair bazı şeyler öğreniyorum hala hala öğreniyorum sana gelirken insanlar sölediklerine inanmamayı öğreniyorum, hep yüreğini açıp net gittiğinde insanların en açık yerine en sağlam vurduğunu öğreniyorum, doğru oldukça kaybetmeyi, dürüst oldukça yalanı öğreniyorum, canım yandıkça büyümüyorum lan ben, ben egolarıma kaçmıyorum başka tenlerde aramıyorum kimseyi, neyse onu sölüyorum ya bunu bana da sen öğrettin ya baba bu gece ilk kez senden de nefret ediyorum, eğer ordan beni görüyosan azıcık hissediyosan yanlış lan yanlış bana öğrettiklerinin hepsi yannnlııııışşşşşşşşşşşş ağzıma sıçtınnnnnnn..... her şekilde sıçtın ağzıma nur içinde yat ama cidden sıçtın ağzıma... Ben yürüdüm lan ben hep yürüdüm bugüne kadar maddi manevi neyse onu söledim yürüdüm hepmi ağzına sıçılır bi adamınnnn yaaaa ya böleydi madem neden bana bunu öğrettinnn nedennnn nedennnn... canım yanıyo şimdi kanıyo heryerim kanıyo ben hala kahpelik yapamıyorummmmmmmmmmmmmmmmmmmmm yanlışmışsın adamımmmmm yanlışşşşş benimde ağzıma sıçtınnnnnnnnnnn............

12 Şubat 2013 Salı

Bazen hayat sınıyor sanırım insanı, ne deniz havası ne uçsuz bucaksız gökyüzü ne de bulutların arasından sana göz kırpan bir kaç parlak yıldız dindiriyor acını... Yüreğinde biryerle de kan sızıyor içine ve her onun için çarptığında kalbin damarların çekiliyor, nefes alamıyorsun susuyorsun gözlerin susmuyor, konuşsan kelimeler kifayetsiz, sussan gözlerin de kafiye yok... ağlasan güçsüzsün konuşsan haksız, için için ölüyorsun işte... Şakakların da hissediyorsun kalp atışlarını, köz yutmuşsun da öle yanıyor miğden, Nazım'ı hatırlıyorsun Tahir ile Zühresini, ellerin titrerken gülümseyerek giriyorsun eve, dağınık için acımış, hücrelerin de her birinde ayrı bi sızı, sen bütün tutmaya çalışıyorsun yüzünü... İçin dışın bir olmasın diye yalvarıyorsun tanrıya...

16 Ocak 2013 Çarşamba

Yağmur Sağanak Yağıyor...

Yağmur vardı bugün bardaktan boşalırcasına, yüreğim ıslandı bugün, yüreğim konuştu ben sustum ben konuştum yüreğim sustu, üşüdüm bugün ne yağmurundan ne rüzgarından bu şehrin, üşüdüm yalnızlığımdan, istediğin kadar avaz avaz sus, istediğin kadar bas çığlığı gözlerinle boşluğa, seni anlamak isteyen biri yoksa duymaz gözleri seni, yalnızsın onu öğrendim bugün... Kimseye kızgın da değilim zaten kendime küfürlerim... Öylesine derin çek içine demedi kimse bana AŞK'ı ben çektim... Yüreğini masaya koy demedi kimse ben koydum... Kendimi kandırmayı öğrenemedim ben hissetmediğimi söleyesemde anladıkları gibi hissettiğimi de söledim hep bi yolunu bulup, yani demem o ki canım yanıyorsa ben yakıyorum... yani diyorum ki benim için üzülme... Hani demiştim ya bi gün bana sakın acıma... Benim bi dolu susmuşluğum var.... Benim acılarım beni ilgilendirir yani... Ben sevdim diye ben çok sevdim diye kimsenin suçu yok... Hani üzülme yalnız kalırım diye ben zaten yalnızdım...