28 Temmuz 2012 Cumartesi

An gelir etini yırtar birşey, önce hissetmezsin, sonra sıcak sıcak gelir içine doğru yavaş yavaş sancımaya başlar, elin ayağın kesilir müthiş bir sızı yayılır, yanar, dağlanırsın, elinden gelen hiç bişey yoktur ölece izlersin yayılan sızıyı vucudundan kan kaybından ölemeyi bekleyen yaralı bir adamın çaresizliğiyle titrer çenen kabullenemezsin, gözlerinden süzülürken yaşlar artık elin ayağın kolun bacağın sızlamaya başlamıştır. Nasıl sızlmasın ki haklıdır aslında iki yol vardır ama saydıkları değil biri kolay olan senin aldığın cevap susmak nasıl hissediyorsan öle düşün dersin yada zor olanı seçersin gerçek hislerini anlatma çabasıyla biraz kırgınlık biraz da kendini anlatamamanın çaresizliğiyle dökülür kelimeler dudaklarından ama ateştir cevaplar dilin yanar konuşsan olmaz sussan işkencedesin çarmıha gerilmiş sevdiğini incitir susmak kabullenmek olur mu ki acaba, herşey geçer aklından bağırıp çağırmak duvarları yumkruklamak kanatana kadar parmaklarını, avazın çıktığı kadar bağırmakkk hepsi ve fazlası gelir BİR TEK ŞEY GELMEZ AMA ONU KIRMAK GELMEZ AKLINA zor olanla devam edersin, her geri gönüş biraz daha derine iter sızını.... Güneş tenini kavurmuş otoyolun ortasında bulursun yürüken kendini unutursun teninde ki bütün acıları o kadar sızlar ki içinnn teninde ki acılara yer kalmamıştır vucudunda... Yüreğimde acıya yer kalsın LÜTFEN........

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder