18 Ağustos 2012 Cumartesi

Taslaklarda kalıyor yazdıklarım boğazımda düğümlenen duygularıma döndü yazılarım... Hızlı bir hayat koşarak geçtiğin engebeler düz sokaklarda tökezlenip düşmelerim, diz kapaklarından yaraları hiç geçmeyen haylaz bir çocuğun sokakta oynaması gibi sanırım hayat... Ortası yok oyunlarımın top oynarken tekmeye kafa  uzatıp duvarların en yüksek yerlerinden atlamayı sevmelerim gibi yaşıyorum, kimseye kızmıyorum kızgınlıklarımda öfekelerimde sevgim aşkım inancım tutkumda benim, topunu paylaşan çocuğun oyuna alınmayışı gibi sadece bazen... uzaktan ölece bakmalarım da benim... Duyguların bir çağrışımı var sanırım ve hayatın sen istemesende kurduğu bir denge duyguların üzerinde ters çalışan çarklar gibi sanki ne tarafa dönsen terse çeviriyorsun kenetlendiğin çarkı... Evraka diye bağırmayacağım tabi hayatın sırrını çözdüğümü de düşünmüyorum... Gözlemliyorum sadece bakabildiğim kadar hayata kendi gözlerimde oluşan görsellerin duygulardan süzüllüp gelen sonuçlarıyla konuşuyorum... Hayatı bi kenara bırakıp en serseri tarafınla koşarken hep eksik kalan taraflarını tamamlayadığın da karşına alıp hesaplaşacak bir sen bulabilirken herşey mantıklı ama hayat saçmayken yaşadıkların değilde yaşayamadıkların acıtırken canını hep hayallerinin içinde kaybolurken, bütün benliğinle terse döndüğünde bir tılsım bir sihirli el dokunduğunda sana nefesin kesilirken tutkudan yaşamadığın umutların hayallerin gerçek olmuşcasına açarken yüreğimi terse dönüyorsun sevgili sana deli aşıkken tutamamak ellerini seni özlerken görememek sarılıp ağlamak isterken itelenmek gibi senin üzerine inşa etmeye çalışırken hayatı senin senin gözlerinde okumak bazen uzaklığı dalıp gitmelerinde boğulmak zihninin derinliklerinde

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder